23 Temmuz 2009 Perşembe

NYC Sari desene!

Evet arkadaslar basliktan anlasilacagi uzere huylu huyundan vazgecmez, maci izlicek biryer buldum ve izledim. Ortam mi? 'sabri allahindan bul' diye bi bagiran birini gordum ya dunyanin obur ucunda dagildim akabinde. ayrica cerrah bir arkadasimin ameliyattan yarida cikip 10 kusur blok kosa kosa maci izlemeye gelmesi baska bir bombaydi. nasil oluyorsa avrupa kupasi macindada fener gs diyaloglari yasandi mekanda. buda apayribir apsurtluktu. sonunda yendik ama galatasaray icimizi acmadi pek. daha zaman var gibi.
gelelim mekana, brodwayden 47th streetten kaptirip east e dogru gidince ilerde kime sorsan gosterir modunda merkezi biyerde. mercimek corbasi ictim sevindim tanidik corba bulunca.
guzeldi kisacasi. futbolun insanlari kaynastirma konusunda cok ilginc bir yonu var burda tanistigim avrupalilar turk oldugumu duyunca direk futbol muhabbet yapiyolar. ama sunu bilirim sunu soylerim 'football is not soccer'.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

al sana kaybolma


arkadaslar simdi sizlere hayatimdaki en buyuk 3 kaybolma hikayesini anlaticam.
sirasiyla
1- buyuk moskova faciasi - 4 saat
2- brooklyn aktarma faciasi - 1 saat
3- catalca incegiz koyu kaybolmasi - 2 kusur saat

simdi bu satirlari yazarken yangin alarmi caldi ve her zamanki gibi birayi fazla kacirdilar yine diye sallamadim. baktim hala inatla otuymaya devam ettikten sonra kapiyi actim koridorda arkadaslarin fake! diye bagirdiklarini gordum sonra gulerek odaya girdim. hala devam eden alarmdan sonra bi patirti duydum noluyo lan diye ciktim ve sok! 2 tane fireman bana dogru geliyor baktilar koridor temiz ve geri donduler. bu arada butun koridor boyunca odalardan dizi sesleri geliyor. allahim ne cesit bir hastalik bu anlayamadim. her neyse sonra dis kapiya gitmeye karar verdim. gitarim yanimda olmadigi icin alinicak en onemli seyin once fotograf makinem sonra pasaportum oldugunu idrak ederek ikisini alip disari firladim(el deklansorde) ve butun milletin 3,5 atarak kosturdugunu gordum(bu arada bizim kat hala ense modeli dizi izliyor, tek cikan kisi benim) sonrada hakkatten fake cikti olay. daha sonra olayin etkisiyle disaridan iceri saydirarak girdik hep beraber. . bide bunu sabah 5 te yapan hayvanoglu hayvanlar var onlara diyecek laf yok ama bir gun yanicaz olan o olucak.

neyse konuya donuyorum.
1- buyuk moskova faciasi - 4 saat
2- brooklyn aktarma faciasi - 1-1,5 saat
3- catalca-incegiz koyu kaybolmasi - 2 kusur saat

ilki tamamen rusyanin gsm operatorunun esekligi yuzunden olmus bir olay, benim sucum yok. bu sure zarfinda emre bana ulasmaya calismis, ustune ustuk turkcell telefonun sarji bitmis ve olaylar gelismistir. aksam gelincede banyoya saklanip burakla emreye e$ek $akasi yapma girisiminde bulunmustuk(karakola gidiyordu arkadas). harbiden ne yurumustum simdi hatirliyorumda. oha.

3. kaybolma trenden yanlis istasyonda inip sabah gunesinde, raylar uzerinde 2-3 saat yurumekle gecmis efsane bir kaybolus. aniden cikan treni anlatmak bile istemiyorum.

ve gelelim konu basligina
gecen haftasonu brooklynde lafayette bulvarinda bulunan bit pazarina ulasmaya calisirken trenin aniden express olmasi ve ben muzik dinledigim icin bunu duymamam ve akabinde gitmek istedigim yerden 3-4 istasyon otede zenci mahallesinin gobegine dusmem. sanirsam herkesin hayatinda bazi anlarda icsesle birlesen bir soundtrack vardir. ve benim bu anda calan sarkim gnr dan welcome to the jungle oldu sayin seyirciler. boyle bir yerde harita cikarmak uganda ve mozambik dahil olmak uzere butun kulturlerde "merhaba ben okuz, gelip beni soyabilirsiniz" demeye es deger bir anlam tasidigi icin sadece yurumeye basladim. bu arada koselerde ceteler sagdan soldan gelen hip-hop sesleri ve gumburtu. yuruyorum bir yandan axl rose un sesi kafamda cinliyor. bir yandanda kendime kufur ediyorum. derken polis goruyorum onlara dogru giderken yasca ablayla teyze araliginda olan bir kadin bana dogru geliyor. ben tirsiyorum ve kadin soruyor. "kayboldun mu?" icimden "o kadar belli oluyor mu?" demek geliyor ama susuyorum kisik sesle -sabah dolmusa para uzatirken cikan o sanat gunesi efektiyle- kadina "evet" diyorum ve gitmek istedigim adresi soruyorum. kadin soyluyor ben dinliyorum. algilarimi o kadar aciyorum ki kendim bile sasiyorum kadinin o aksanina ragmen catir catir hafizama kaziyorum sozleri ve dedigi yoldan gidiyorum. aslinda riskin kralini aliyorum ve kadini dinliyorum. yanlis bir yere gondermis olabilme ihtimaline ragmen, nedense icsesim bu kadina guvenmemi soyluyor. ve gidiyorum, yuruyorum, yuruyorum akabinde buluyorum yolu. epey bir yuruyorum yolda yavastan beyazlar gorunce garip bi mutluluk basiyor icimi ve icsesim "oglum iyice hayvanlastin!" diye ayar veriyor bana ama kulak asmiyorum yuruyorum. ve tamam diyorum ahanda bu amca kesin bilir pazari diye sordugum adam takma dislerini takmamis, zenci aksanli yasli amca olunca ic sesim aynen sunu soyluyor "bok vardi bit pazarinda!" sonra ogreniyorum ki pazar o gun kapaliymis. neyse kazasiz belasiz atlatmanin verdigi gazla brooklyn koprusunun altinda baska bir pazara rastliyorum orasi kucukte olsa, hic degilse bit pazarina gittim diyip, ordan ayriliyorum. bu da boyle absurt bir animdir.